Bu nasıl vahşi olabilir desek de bu pofuduk kedi vahşi ve yetenekli bir avcı! Önce onun hakkında bilgiler verip, sonra da çoğumuzun bildiği bir efsanenin kökenine ineceğim!
Pallas Kedisi Nedir?
Pallas, veya diğer adıyla manul, anavatanı Orta Asya olan yabanıl bir kedi türüdür. Genelde yaşamak için bozkırları tercih ederler. Daha çok Güney Kafkasya ve Baykal Gölü civarında bulunsalar da Kırgızistan, Pakistan, Kazakistan, Moğolistan, Keşmir ve Batı Çin'de, özellikle Tibet Platosu’nda da görülebilirler. Hemen hemen bir ev kedisi boyutundalardır. Yetişkinlerin vücut uzunlukları 46-65 santimetre, ve kuyruklarıysa 21-31 santimetreyi bulabilir. Yaklaşık 2.5 ila 4.5 kilogram civarında olabilirler. Tıknaz bir duruşu, kalın ve uzun bir kürkü vardır. Kürkü, çok koyu sarıdır. Yaz-kış kürk değiştiren pallas kedisinin kışın kürkü griye çalar ve desenleri yaz kürküne göre belirsizleşir. Bacakları, diğer kedi türlerine karşı daha kısa, kulakları da kafasının iki yanında birbirinden ayrıdır. Pençeleri de diğer kedilerden farklıdır.
Nasıl Avlanırlar?
Dediğim gibi tıknaz bir duruşa, kalın ve uzun bir kürke sahiplerdir. Bu özellikleri onları diğer hayvanlara karşı daha büyük, şişman ve korkutucu gösterir. Gececidirler. Kısa bacakları yüzünden hızlı koşucular sayılmazlar. Bu nedenle daha çok kürkleriyle uyumlu bitki örtüsünü ve kayalıkları doğal kamuflaj olarak kullanıp, pusuya yatarak ya da avlarına gizlice sokularak avlanırlar. Genelde çöl faresi, tavşanlar, bazen de genç marmotlarla beslenirler. Keklik gibi küçük kuşları da avlayabilirler. Avlanma dışında günün çoğunu küçük mağaralarda, yarıklarda veya bazen de boş marmot deliklerinde geçirirler.
Damına Baykuş Konan Evden Ölü Çıkar Efsanesi
Bunun pallas kedisiyle ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim. Ama var! Efsanenin doğru olmama sebebini açıkladığımda anlayacaksınız.
Baykuş çığlığı gizemli ve ürkütücüdür. Gecenin bir yarısı başını 360 (biliyorum abarttım) derece döndürüp kocaman çakmak çakmak gözleriyle size bakması da cabası! Efsanenin doğruluğuna gelince... Aslına biraz mantık yürütünce anlamak hiç de zor değil. Özellikle eski zamanlarda, evde eğer ağır bir hasta varsa çoğunlukla başında bekleyen kimseler olurdu. Bu nedenle ışık genelde kapanmazdı. Bildiğiniz üzere baykuş gececi bir hayvandır. Avladığı çoğu canlı ışığa gelir. Bu da baykuşları ışığa çeker. O zamanlarda tıp imkanları çok olmadığından evdeki hastanın ölme ihtimali fazladır. Hasta öldüğünde batıl inançlara açık halkımız bu olayı baykuşa bağlamıştır. Buna benzer olayların tekrarlanması da bu düşünceyi pekiştirmiştir. Ayrıca bu çığlık, çoğu zaman baykuşa ait değildir! İşte pallas kedisi burada devreye giriyor. Pallas kedisinin çıkardığı sesler, baykuş çığlığına ve köpek havlamasına çok benzer. Pallas kedisi de avlanmak için av hayvanlarının bol olduğu ışığa gelir. Peki madem bunca zamandır aramızdaydı, biz niye hiç fark etmedik? Cevap basit. Pallas kedileri avlanırken rüzgarı arkalarına aldıkları için köpekler kokularını alamaz. Ve gececi olduklarından o karanlıkta fark edilmeleri zordur. Pallas kedisinden haberi olan kişi sayısı bu yüzden azdır.
Görünüşü hiç vahşi değil ama demekki neymiş::
YanıtlaSilGörünüşe aldanmayacakmışız😊